Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Uyandığımız zaman, sulanmış toprak, kızarmış ekmek kokusundan, küçük bir çocuğun, yarım, tuhaf, neşeli sesine karışan o genç kahkahadan, ayrımına varılmasa da bir mutluluk, bir ferahlama, her şeyin yolunda olduğunu sandıran-umuda hazırlayan- bir duygu alırdık.
Sayfa 69 - YKY Yayınları 2023Kitabı okudu
Utanmak... Bu da gençliğin bir belirtisidir ama neden yaşlanmaya başladığımı düşündüğümü biliyor musun? Şundan: Şimdi önümde neşeli duygularımı çoğaltmaya, büyütmeye, hüzünlü olanları azaltmaya çalışıyorum oysa gençliğimde tam tersini yapıyordum. Kimi zaman hüznümü bir hazine gibi taşıyordum yanımda, neşelenmeyi kendime yakıştıramıyordum... Öyleyken, bana öyle geliyor ki bütün hayat deneyimime karşın, dünyada henüz denemediğim bir şey daha var ve bu "bir şey" de neredeyse en önemli olanı.
Sayfa 410 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Amerikalı bir toplumbilimcinin yakın zamanlarda ileri sürdüğü parlak ve ilginç sava göre Roma, soylu sınıfın yavaş yavaş kurşunla zehirlenmesi yüzünden çökmüştü. Kurşun, eğer günde 1 mg'dan daha yüksek dozda alınırsa kabızlığa, iştahsızlığa, el ve ayakların felcine neden olur ve ölüme kadar götürebilir. Bundan başka erkeklerde kısırlığa, kadınlarda da düşüklere neden olabilir. Hep bu ünlü toplumbilimciye göre, Romalılar, özellikle de soylular, tehlike eşiğinin çok üstündeki ölçüde kurşun yutuyorlardı. Yaşlı Plinius bile yiyeceklerin pişirilmesi için "tunç değil kurşun kapların kullanılması" gerektiğini salık veriyor, ayrıca kurşun, su borularının, kavanozların, kozmetiklerin, ilaçların ve boyaların üretiminde de kullanılıyordu. Şunu da eklemek gerekir ki, Romalılar, şarabı daha iyi saklayabilmek ve tatlılaştırmak için, içi kurşun kaplı kaplarda kaynatılmış ve süzülmüş mayalanmamış üzüm suyunu şaraba katıyorlardı. Böyle yaparak, Romalılar şarabı mikroplardan arındırırken "kendi kendilerini de kısırlaştırdıklarının farkında değillerdi."
Sayfa 55
Madeni paranın üretimi farklı üç temel işlemden oluşuyordu: 1) sikke damgalarının hazırlanması; 2) fedoni denilen küçük yuvarlak dökme pulların hazırlanması; 3) Pullara damga vurulmasıyla madenin nominal değer kazanarak sikkeye dönüşmesi. Bu işlemler için kalıpçı, kömürcü, dökümcü, demirci, oymacı, perdahçı, baskıcı, maden arıtıcısı, ayarcı gibi farklı işçiler gerektiriyordu. Zorunlu işçilerin sayısı sabit değildi, darphanenin türüne göre değişebilirdi. Ama, belirli bir alt sınırın da altına düşülemezdi.
Sayfa 19
Şimdi önümde neşeli duygularımı çoğaltmaya ,büyütmeye, hüzünlü olanları azaltmaya çalışıyorum. Oysa gençliğimde tam tersini yapıyordum. Neşelenmeyi kendime yakıştıramıyordum.
Sayfa 410Kitabı okudu
Reklam
Ådeta yerden biter gibi karşımda bizim patronu, bir polisle bekçiyi gördüm. Patron yanımda duruyor, bense âdeta onu görmüyormuşum gibi çıkınları atmayı sürdürüyordum. "Namussuz herif, ne yapıyorsun?" "Yarın yortu, onların da karınlarını doyurmaları gerek," diye karşılık veriyordum. Burada perde iniyor ve yeniden kalkıyor ve ben yeni dekorlar görüyorum. Şimdi artık ben antrepoda değilim, bir başka yerdeyim. Yanımda bir polis duruyor, gece için yanıma bir bardak su koyup: "Şuna bak! Tam da Noel arifesinde ne yaptın böyle?" diye söyleniyor. Uyandığım zaman ortalık iyice ağarmıştı. Yağmur pencereleri kamçılamıyor, rüzgâr ıslık çalmıyordu. Duvarlarda neşeli bir güneş oynaşıp duruyordu. →
Sayfa 294 - 295 Yordam Edebiyat, DüşKitabı okudu
Kapının arkasında koridorda, saçları taranmış, neşeli çocuklar koşuşurdu. Onlar bu dünyada her şeyin iyi gittiğinden, sabahleyin, bir de akşam yatarken Tanrı'ya dua ettikten sonra ebediyete kadar böyle sürüp gideceğinden emindiler.
Sayfa 166 - Yordam Edebiyat, Eski EvKitabı okudu
Gorki'nin Kaleminden Çehov:
Böyle bir insanı hatırlamanın bir iyi yanı da, birdenbire neşeli bir konuğun çıkagelmesi gibi, hayata yeniden duru bir anlam kazandırmasıdır. Evrenin ekseni insandır. Kötü yanları mı diyorsunuz, eksiklerini mi soruyorsunuz bana? İnsanoğlu hemcinsinin sevgisine açtır, hepimiz öyleyizdir; insan aç olunca da, yarı pişmiş somun bile tatlı gelir.
Sayfa 51 - Yordam EdebiyatKitabı okudu
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.